Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

Mucize

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 28/08/2020 - 14:45 GMT+3

Haven Shepherd bebekken, babası bütün aileyi öldürmek için kendi üzerine bağladığı bir bomba patlattı. Bu, onun inanılmaz kurtuluşu ve geleceğe dair hayallerinin hikâyesi...

Haven Shepherd

Görsel kaynağı: Eurosport

*Bu röportaj 2019 Mart'ta BBC'de yayımlanmış ve Bengi Yıldırım tarafından çevirilmiştir.
Haven Shepherd okulunun atlama tahtası üzerinde diz çöküyor, derin bir nefes alıyor ve kendini havuza atıyor.
“Suyun içindeyken kendimi tamamen özgür hissediyorum, tamamen kendim gibi hissedebiliyorum.”
Havuz sayesinde Haven protez bacaklarını kullanmaya bir mola verebiliyor. 15 yaşındaki yüzücüye göre, bütün gün onları takmak çok yorucu olabiliyormuş. Vietnam’da babasının onu öldürmeye çalıştığı kulübeyle Missouri’nin Carthage şehrindeki antrenman havuzu arasında çok uzun bir mesafe var.
Haven Shepherd 10 Mart 2003’te, Quang Nam ilinde Do Thi Thuy Phuong ismiyle doğdu. O daha 14 aylıkken, babası ölümcül bir karar aldı. Kulübelerine girdi ve kendisini ve Haven’ın annesini bir bombaya bağladı.
Haven’ı kucaklarına alıp, aralarında tuttular. Patlamanın kuvvetiyle, annesiyle babası olay anında hayatlarını kaybederken, yerel gazete haberlerine göre Haven da kulübenin dokuz metre kadar dışına fırladı.
Haberlere göre, Haven’ın babası başka biriyle evliydi ve başka çocukları vardı. Haven’ın annesinin bunu öğrendiğinde onu terk etmekle tehdit ettiği ve bunun üzerine babasının da hem kendini hem de onları öldürmeye karar verdiği söylendi.
Anneannesi ve dedesiyse Haven’a farklı bir hikaye anlatmışlardı. Onların anlattıklarına göre, evlenemedikleri için çaresiz kalan anne-baba bombayı patlatmaya birlikte karar vermişlerdi.
Gerçekten bildiğimiz bir şey varsa, o da Haven’ın yanmış, başına şarapnel saplanmış ve bacakları paramparça halde ama hala yaşıyor olduğudur.
Ona küçükken “mucize çocuk” dendiğini hatırlayan Haven gülümsüyor. Ama Vietnam’daki yaşamıyla ilgili çok az şey hatırlıyor.
Onu hastaneye anneannesi yetiştirmiş. Dağların ve ormanların arasından uzun bir motosiklet yolculuğu yapmış olmalarına rağmen, Haven şoka girmemiş.
Hastaneye gittiklerinde, ilk yapılan şey enfeksiyonu önlemek için bacaklarını diz altından ampüte etmek olmuş. Tedavi için hastanede bir aydan uzun süre kalmış.
Anneanne ve dedesinin üzüntüsü, yoksulluklarıyla artmış.
Tedavi ücretini kendileri karşılayamadıkları için diğer hastaların ailelerinden gelen bağışlara bel bağlamak zorunda kalmışlar.
O dönem çıkmış bir gazete haberinin son cümlesi şu olmuş: “Umuyoruz ki bu içler acısı durumdaki aileye siz okuyucularımız yardımcı olabilirsiniz.”
Haven hastanede yattığı sırada, 13 bin kilometre ötedeki Shelly ve Rob Shepherd bir ikilemin içinde kalmışlardı.
Haven Shepherd
Altı çocuk büyüten ve aile işleri olan döşemecilik dükkanlarını işleten bu çift, ABD’nin Missouri eyaletinin küçük bir kasabasında yoğun bir hayat sürüyorlardı.
Fakat Shelly ailesinin tamamlanmadığı fikrini bir türlü aklından atamıyorlardı.
“Bir konuşmacının uluslararası evlat edinmeden ve bütün dünyada evlat edinilmeyi bekleyen milyonlarca çocuktan bahsettiğini duyduk. Kendi kendime bizim bunu asla yapamayacağımızı düşündüm. Neden yapacaktık ki? Altı biyolojik çocuğumuz vardı.”
“Ama bir sonraki düşüncem de şu oldu: ‘Neden biz olmayalım ki?’. O noktadan sonra bunu yapmamız gerektiği düşüncesi aklımdan hiç çıkmadı.” Fakat eşi için işler bu kadar basit değildi. Rob, 2000 yılında kardeşi Terry’le geçirdiği ölümcül kazanın etkilerini hala atlatamamıştı.
O akşam üstünün eğlencesi olan oyun aletini arabalarına bağlamışlar, gittikleri şirket pikniğinden dönüyorlardı.
Aletin yüksekliğini hesaplayamadıkları için tepesi bir tünele sıkışmıştı. Arabanın tavanı bu yükü daha fazla kaldıramayınca, yıkılmış ve Terry tavanın altında ezilerek olay yerinde can vermişti.
Rob ve Shelly inançlı bir çiftti ve evlerini hep başka çocuklara açmışlardı, onların evde kalmalarına izin vermişler ve bazen de onlara koruyucu aile olmuşlardı. Fakat Rob ruhsal durumunun bir çocuk evlat edinmeye uygun olduğunu düşünmüyordu.
En sonunda Shelly onu ikna etmeyi başardı ve bu kararı almalarından kısa bir süre sonra Shelly’nin okul arkadaşı Pam Copes ve onun eşi Randy’le beraber Vietnam’a bir yolculuğa davet edildiler.
Pam ile Randy de korkunç bir trajedi yaşamışlardı. 1999 yılında, ergenlik çağındaki oğulları Jantsen teşhis edilmemiş bir kalp rahatsızlığı sebebiyle bir futbol antrenmanından sonra hayatını kaybetmişti.
Pam ve Randy, başka bir arkadaşlarının bir yetimhane açtığı Vietnam’a yaptıkları ziyaretten kendi iyileşme süreçlerinin çok değerli bir parçası olarak bahsediyorlar.
Jantsen’ın anısına toplanan parayla kurdukları bir dernek olan Touch a Life’la Vietnam’daki sokak çocuklarına yardım ettiler.
Şimdi de, daha önceki gidişlerinde hakkında bir şeyler okudukları Vietnamlı bir bebeğin evlat edinilmesini kolaylaştırmaya yardım etmeleri için Shelly’le Rob’un onlarla beraber Vietnam’a gelmelerini istiyorlardı. O bebek Haven’dı.
Haven’ın anneannesi ve dedesi ona bakamayacak kadar yoksul olduklarını söylemişler ve Pam’le Randy’nin onu Vietnam’da engelli çocuklar için açtıkları sığınağa götürmelerini istemişlerdi. Ama Pam’le Randy oranın Haven için en iyi yer olmadığını düşünüyorlardı. Ülkede pek fazla protez çeşidi yoktu.
Haven’ı ABD’de başka bir ailenin evlatlık alması için ayarlamalar yaptılar. Shelly arkadaşlarının davetini geri çevirmeyip evlat edinme işlemlerine yardımcı olmak için onlarla beraber Vietnam’a gitmeye karar verdi. Bu deneyimin, onun ve eşinin dünyadaki çocukların ihtiyaçlarını anlayabilmelerine yardımcı olacağını düşündü. Ama onlar oradayken, beklenmedik bir şey oldu.
“Ona aşık olacağımızı bilmiyorduk.” diyor Shelly.
Cope ve Shepherd aileleri Vietnam kıyısındaki Da Nang’e gittiklerinde 2004 yılının Ekim ayıydı. Önce minibüsle, sonra da motosikletle yol alarak dağın yükseklerindeki, gür ormanlar arasındaki küçük bir köye geldiler. Haven, anneannesi ve dedesiyle orada yaşıyordu.
Haven Shepherd
Shelly bebeği gördüğü ilk anı net bir şekilde hatırlıyor.
“Ablası onu getirdi, ben kollarımı uzattım ve Haven da bana ellerini uzattı. O anda sanki ikimiz de olacakları biliyorduk.”
Da Nang’e döndüler ve ertesi sabah sahilde çıktıkları yürüyüşte Haven sürekli Rob’un kucağında olmak ister gibiydi. Çift olarak, onu kendi çocuklarıymış gibi hissetmeye başladıklarını fark etmişlerdi. Ama yalnızca birkaç hafta sonra evraklar ve vizeler tamamlanmıştı ve Haven ABD’de yeni ailesinin yanındaydı.
Shelly, Vietnam’a yaptıkları yolculuğun ona ilham vereceğini düşünüyordu. Ama oradan kalbi kırık olarak dönmüştü. “Shelly’nin bebeği verdiği an, onu yıktı.” diyor Rob. “Ama bir yandan da bunu yapacağımız önceden kararlaştırılmıştı.”
Ve altı gün sonra, Pam, Shelly’i aradı, ona diğer ailenin Haven’ın kendileri için uygun olmadığını düşündüklerini söyledi. Yalnızca saatler sonra Haven, Shepherd ailesine dönmüştü. Şimdi 15 yaşında olan Haven, 19 Kasım 2004 tarihini “İşte bu!” günü olarak niteliyor. “Ailenin yanına geldiğin gün o.”
Sesi titreyen Shelly, “O kapıdan girdiği an, ailemiz tamamlanmıştı.” diyor. Diğer çocuklarının da Haven’ı evlat edinme kararını tamamen desteklediklerini söylüyor.
“Bence büyük bir aile olduğumuz için, çocuklara her zaman sevginin çoğaldığını, asla bölünmediğini öğretmeye odaklandım hep. Bu yüzden aramıza başka bir çocuk katıldığı zaman, birbirimizle paylaşacağımız daha fazla sevgi oluyor sadece.”
Shepherd ailesi, yaşadıkları Orta Batı kasabasının açık arazileri ve geniş gökyüzü arasındaki evlerinde aile kahvaltısı yapıyor. Salon 13 çocuğun gürültüsü ve karmaşasıyla dolu. Büyük kardeşler gülerek ve şakalaşarak yaklaşan bir düğünü konuşurken, küçük çocuklar koşturuyor.
Haven halının ortasında yatarken yeğenleri etrafını sarıyorlar. Biri kollarını tutuyor, bir başka yeğeni de onu şakacı bir şekilde protez bacaklarından tutup sağa sola sallıyor. Haven kahkahalara boğuluyor.
Haven böyle büyük bir ailenin parçası olmayı çok sevdiğini söylüyor. O evlat edinildiği sırada, kardeşlerinin yaşları yediyle 21 arasında değişiyordu.
“Dört ablam vardı, sürekli onların makyaj malzemelerini karıştırır, onlar gibi olmak için kıyafetlerini giyerdim. Bence bu benim kişiliğimi şekillendirdi çünkü onlar bana çok iyi rol model oldular.”
“Ve bir de, bir sürü lise öğrencisiyle büyümek çok eğlenceliydi. Büyük danslardan sonra çok sefer akşam yemeğinde kahvaltı ettik ve gerçekten çok güzel bir çocukluk geçirdim.”
Haven, Shelly’e bacaklarını nasıl kaybettiğini ilk kez sorduğunda beş yaşındaydı. Annesi onu havluya sarmış, banyodan çıkarıyordu. Ona olayı anlattı
Shelly, Haven’ın “E bu çok saçmaymış.” diyerek lafa daldığını söylüyor. Sonra da şunu sormuş: “Vietnam’da bombayı nerden bulmuşlar ki?”
Bu Shelly’nin cevap verebileceği bir soru değildi, sakin ve kendine güvenli kızıyla çoktan oyununa dönmüştü bile.
BBC Vietnam’a göre, alacak-verecek işlerinde, aile kavgalarında ve hatta cinayetlerde bomba kullanmak Vietnam’da hiç de ender bir olay değil ve genelde yerel basın tarafından haberlere konu ediliyor. Ülkenin bazı kısımları 1975’te sona eren Vietnam Savaşı’ndan kalma bombalarla dolu hala.
Haven’ın hikayesi kardeşlerini derinden etkilemişti.
Bir ablası, 31 yaşındaki Haley, kendi çocuklarını evlat edinmek için eşiyle Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne gitmişti. Ve onlar da aynı şekilde Haven’ın hayattaki seçimlerini etkilediler.
“Koşudan çıkıp voleybol maçına, oradan çıkıp basketbol maçına gidiyordum. Evdeki herkes çok aktifti. Bu yüzden sporcu olacağımı hep biliyordum.” diyor. Fakat Shelly, başlarda engelli çocuğuyla ilgili klişe düşüncelere sahip olduğunu kabul ediyor.
“‘Onun için spora alternatif olacak bir şeyler bulmam lazım.’ diye düşündüm. Belki piyano çalar veya dikiş dikmek ister diye düşündüm. Böyle bir sürü saçma fikrim vardı.”
Haven önce kız kardeşleri gibi koşmayı denedi, ama bacaklarının terlemesi protezlerin kaymasına sebep oluyordu. En sonunda, Shelly yüzmeyi önerdi.
“Kendimi çok güçlü hissetmemi sağlıyor.” diyor Haven. “[Büyürken] her şeyi kendi kendime yapamıyordum, bu da kendi başıma yapabildiğim ilk şey oldu.”
picture

Haven Shepherd

Görsel kaynağı: Eurosport

Yüzmeye 10 yaşında başladı, yalnızca iki yıl içinde tüm yıl antrenman yapan, daha ciddi bir yüzme takımına girdi. 13 yaşını bitirdikten sonra, öyle süreler yapıyordu ki ABD Paralimpik takımı onu potansiyel milli yüzücü adayı olarak takip etmeye başlamıştı.
Haven, bunun artık “ortalama bir yüzücü” olmanın yetmeyeceği anlamına geldiğini söylüyor. Antrenman programına ağırlık çalışmaları eklemeli ve havuzda daha fazla zaman geçirmeliydi. Şimdilerde Olimpik Antrenman Merkezi’nde yüzmek için Colorado’ya gitmeye de başladı.
Haven geçen yaz diğer potansiyel ABD Paralimpik sporcularıyla ve iki altın madalya kazanan takımla İtalya’ya gitti.
“ABD bonesi giydim, çok güzel bir histi. Fotoğrafını çektim ve [arkadaşlarımla aileme] ‘Bu gerçek, bu gerçek’ dedim.”
Tokyo’daki Olimpiyat Oyunları’na ve Paralimpik Oyunlara bir yıldan biraz fazla zaman kaldı. Haven, ABD Takımı’na seçilmenin vereceği onuru “hayatımın zirvesi” olarak tanımlıyor. Antrenörü Shawn Klosterman şansının yüksek olduğunu düşünüyor.
“Gereken çalışmaları yapmaktan çekinmiyor.” diyor.
Son seçmeler Paralimpik Oyunlar’dan sadece birkaç ay önce yapılacak, bu yüzden önümüzdeki birkaç yılın çok yoğun geçeceğini biliyorlar.
Shawn, Haven’ın daha ergen olduğunun da farkında.
“Haven, hem çok çalışan üst seviye bir sporcu olup hem de komik bir genç olunabildiğinin, eğlence ve çalışmanın bir arada gidebileceğinin iyi bir örneği.” diyor.
Haven, yüzme takımı arkadaşlarıyla olmayı çok sevdiğini söylüyor, bu arkadaşlarına da tüm uzuvlarına sahip oldukları için “dört ayaklılar” diyor.
“Dışarda bir sürü Haven olduğu” gerçeğini onlara öğretebildiğini umuyor. Büyürken etrafında çok az sayıda engelli insan olduğunu, ama engeli konusunda her zaman kendine güvenli olduğunu söylüyor.
“İki seçeneğim vardı.” diyor. “Sürekli duyguları incinen, kendine hiç güveni olmayan bir insan olabilirdim, veya şöyle düşünebilirdim, ‘Bana çok havalı bacaklarım olduğu için bakıyorsun.’. Ve evet, böyle düşünüyorum.”
Haven, antrenmanda veya evde eğitimde değilken, başka ampüteler için elçilik yapıyor. Ordudaki ampüteleri ziyaret ediyor, okullarda konuşmalar yapıyor ve farklı olmanın avantajlarını vurguluyor. Bir rol model olarak üzerindeki baskının ve ona gösterilen ilginin geçen yıl biraz fazla geldiğini söylüyor Haven.
“14 yaşında olmakla, herkesin öğrenmek istediği hikaye olmak arasındaki dengeyi bulmam gerekiyordu kesinlikle.”
Rob için, Vietnam’a dönmek Haven’ın yolculuğunun önemli bir parçası. Anneannesi ve dedesi hala Vietnam’da, üvey kız kardeşiyle de internet üzerinden görüşüyor.
Shepherd ailesi 2020 Paralimpik Oyunları’ndan sonra Vietnam’a gitmeyi planlıyor, Rob bunun “Haven’ın tam olarak nasıl bir yerden geldiğini görmek ve annesiyle babasının nasıl insanlar olduğunu öğrenmek için” olduğunu söylüyor. Ama şimdilik, Haven’ın dikkati 16. doğum gününde toplanmış durumda. Fakat bu doğum günü ne yazık ki biraz üzücü olacak. Haven evlat edinildiğinden beri neredeyse sürekli Shelly’yle beraber. Her gün birlikte bir saat kadar yol yapıp, yüzme antrenmanına gidiyorlar ama Haven yakında araba kullanabilecek ve antrenmanlara kendisi gidebilecek.
“Bence sırf sesini duymak için eve dönüş yolunda onu ararım, çünkü annemi seviyorum.”
Haven hayatının dramatik başlangıcını düşündüğünde, biyolojik annesiyle babasına hiçbir kırgınlık hissetmediğini söylüyor. Sıra dışı kurtuluş hikayesini bir ilham kaynağı olarak kullandığını söylüyor. “Bence bu durum kesinlikle suratını asarak hayatın geçmeyeceğinin bir kanıtı.”
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam