Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

"Hikâyem bokstan daha büyük"

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 05/08/2020 - 18:21 GMT+3

Eski Muay Thai Dünya Şampiyonu’yla görücü usulü evlilik, kronik yorgunluk sendromu, spor salonundaki zorbalıklar ve boks yaparken yaşadığı erken sarsılmalar üzerine.

Ruqsana Begum

Görsel kaynağı: Eurosport

*Bu röportaj The Guardian'da yayımlanmış ve Kerim Kılıç tarafından Türkçe'ye çevirilmiştir.
Ruqsana Begum’ün ringin mavi zeminine düşen gözyaşları bir zayıflık belirtisi değil. Aslında uzun yıllar boyunca içinde bulunup kazandığı bir mücadelenin işareti. Muay Thai dünya şampiyonu olma yolunda Doğu Londra’dan Bangladeşli genç bir kadın olarak Begum görücü usulü bir evliliğe, panik ataklara, depresyona, spor salonundaki zorbalıklara ve kronik yorgunluğun tahrip edici nöbetlerine göğüs germek zorunda kaldı.
Bethnal Green'de öğleden sonra puslu bir havada yaptığımız uzun röportaj esnasında ağlıyor ama asla soğukkanlılığını kaybetmiyor. Eski kıpır kıpır kick boksçu gözyaşlarını her silişinde özür dilerken bir yandan gülüyor ve devam ediyor. Dokunaklı bir duraklamadan sonra “Yaşadıklarım beni bu noktaya getirdi.” diyor. “Onaylanmak için etrafıma bakınmadığım bir yerdeyim. Aksine, kendi içime dönüyorum ve oradan güç alıyorum.”
Begum, karşısına çıkan bütün engellere ve zorluklara rağmen dövüş sporundaki tutkusunu ve boksta hâlâ başarılı olabileceği yönündeki fikrini yineliyor. “Çok seviyorum. Ringe adım attığınızda büyüyorsunuz çünkü kendinizi bir korku derinliğine sokuyorsunuz ve üstesinden geldiğinizde bir başarı duygusu gelişiyor. Bu hissi seviyorum, daima bu hedef doğrultusunda çalışıyor ve bazen kaybetsem bile mesafe kaydediyorum.”
Minyon tipli 36 yaşındaki Begum, mimarlık fakültesini dereceyle bitiren sıcakkanlı ve düşünceli bir kadın. 1.60 boyunda ve bir dövüşçü gibi görünmüyor. Bu yüzden, Muay Thai ve boksun şiddetli arka planının Begum’ün gürültülü patırlı hayatına dinginlik getirdiği düşüncesi ilk başta oldukça tuhaf geliyor.
“Müzik, dans, Muay Thai ya da boks gibi herhangi bir yaratıcı sanat formunun duygularınızı kanalize etmenize ve kendinizi ifade etmenize olanak sağladığını düşünüyorum” diyor. “Kendimi ifade etmek için birkaç fırsat bulduğumda Thai boksunu keşfedebildiğim için şanslıydım. Hayattaki tutkumu bulmuştum ve bu konuda iyi olduğumu fark ettim. Ama hayattaki her şey gibi yetenek de fedakârlık olmadan bir hiç.”
“Yani bütün bu sorunlar üstüme geldiğinde kimseyi suçlamadım. Sorumluluk aldım ve şöyle dedim: ‘Tamam. İşte buradayım. Nasıl ilerleyebilirim?’ İyileşmek için en iyi yolun spor yapmak olduğunu fark ettim. Bu yüzden Muay Thai ve boks hayatımın bir parçası olduğu için şu an gerçekten oldukça minnettarım.”
Begum’ün yeni kitabı Born Fighter, onun bu hayatta karşı karşıya kaldığı engellerin iç yüzünün anlaşılması konusunda ilgi çekici bir bakış açısı sunuyor. Kitabı Yahudi yazar Sarap Shephard’la birlikte yazmışlar. Bu iki farklı dini geçmişe sahip isim, Begum’un Muay Thai’a olan tutkusunu yıllarca ailesinden nasıl sakladığını öğrenirken birbirini tamamlıyor. İtaatkâr Müslüman bir kız olma isteği ile ringde gerçek benliğini keşfetme konusunda daha ağır basan arzusu arasında ikilemde kalmıştı.
Ruqsana Begum
Kitabın büyük bir kısmın geçtiği KO Dövüş Akademisi, Bethnal Green’in arka sokaklarındaki bir köprünün altında yer alıyor. Trenler yukarıdan geçerken gürültü yapıyorlar ve bu durum bana Bangladeşli genç bir kızın spor salonuna yaklaşmasının ne kadar korkutucu olabileceğini düşündürüyor. “Asıl spor salonu yolun karşısındaki,” diyor Begum ve ekliyor: “Ve içeri girmeye cesaret edebildiğime inanamıyorum. Burası şu anda ticari amaçlarla hizmet veren bir spor salonu, eskiden daha sertti. Sadece dövüşçüler vardı.”
Begum’e dünya şampiyonası yolunda idman yaptıran Bill Judd karşılıyor bizi. 18 yaşındaki Begum ona dövüşçü olmak istediğini söylediğinde başlangıçta şaşırmışsa da sonradan normal karşılamış. Bacaklarına ve kollarına gelen tekmelerden sonra oluşacak morlukları kapatabilirdi ancak yüzüne gelen yumruklardan kaçınma konusunda ustalaşmıştı. Herhangi bir şey olduğunda ise kız kardeşi yüzüne aldığı darbeleri gizlemesine yardımcı oluyor veya başörtüsünü düzeltiyordu.
Beş yıl sonra Begum, Muay Thai’yı bırakmak zorunda kaldı. Ailesi onu görücü usulü bir evliliğe zorladı –bu durum, kültürlerinin geleneklerine bağlı kalmaları anlamına geliyordu. “23 yaşındaydım ve bunaltıcıydı.” diyerek anlatıyor durumu. “Ben de şöyle düşündüm: ‘Bir nefeslenmem gerekiyor çünkü onu tanımıyorum bile’. Bu duruma razı olma konusunda çok baskı hissettim ve bu yüzden annemle konuşmaya çalıştım. Beni pek umursamadı ve oldukça ilgisizdi, beni önemsememişti. Bunun gerçekleşeceği konusunda oldukça nettiler.”
Begum, Doğu Londra’da bankacılık yapan kocasının bir canavar olmadığını vurguluyor. Kitabın en üzücü kısmı, kendileri için çok fazla ev işi yapmasını bekleyen kocasının ailesi yüzünden köşeye sıkışması ve bunalması konusunda detaylar sunuyor. “Baskı görüyordum. ‘Çok yorgun hissediyorum o yüzden çamaşırları bir saat sonra yıkayacağım’ deme özgürlüğüm dahi yoktu. Sürekli onları memnun etmeye çalışıyordum ama yaptığım hiçbir şey onlar için yeterli değildi. Aynı zamanda stajyer mimar olarak zorlayıcı bir işe başlamıştım. Nihayetinde üzerimde kötü etkiler bırakmıştı.”
Bunlardan dokuz ay sonra, Begum bir girdap hâline gelen panik ataklarından bahsediyor. Doktoru, ailesinin evine geri dönmesini tavsiye etti. Korkunç durumdaydı ve yalnızca anne ve babasının hâlden anlaması onu iyi duruma getirebildi. Kocasının evine dönmesi ve evliliğine devam etmesi konusunda ısrarcı olsalar ne olurdu acaba? “Vazgeçip geri adım atmazdım ama özellikle bu kadar savunmasız ve hassas durumdayken bu cesareti ve gücü bulmak bir savaş hâline gelirdi. Babam muallakta kalmıştı. Ama annem ve ağabeyim ‘Hayır, geri gitmek zorundasın. Geleneklerimize uymamız gerekiyor.’ düşüncesindeydiler. Terapi seanslarımın birinden sonra babama durumu anlatmaya çalıştım ama tepkisi hiç de iyi olmamıştı. Ama o esnada, eski kocam boşanma davası açtı ve bunun yaşadğımı en büyük rahatlama olduğunu düşündüm. Anne ve babam işte o zaman neler yaşadığımı anlamışlardı.
Dört ay boyunca antidepresan kullanmıştım ve o dört ay boyunca tamamen yatalaktım. Ama daha sonrasında o antidepresanları kullanmayı istemedim çünkü sizi uyuşturuyorlar. Eğlendiğimi ve zevk aldığımı hatırladığım tek şey Muay Thai’ydı ve ben de kendime ‘Spor salonuna geri dön.’ dedim. Bir gün ailemle birlikte alışveriş yapmak için Whitechapel’e geldiğimizde beni bırakmalarını istedim. Sonrasında ise ‘Benimle gelir misiniz?’ dedim ve onları Bill’le tanıştırdım.”
Antrenör sporun disiplinin özetledi ve Begum’ün spor salonunda ne kadar saygılı ve aynı zamanda saygı gören biri olduğundan bahsetti. Anne ve babası Begum’ün spora geri dönebileceğini kabul ettiler. Fakat yakında yeni sorunlar ortaya çıkmıştı. Begum, spor salonundaki diğer kadın dövüşçülerin kendisine nasıl zorbaca davrandığını anlatırken ağlıyor.
Bu durum beş yıl sürdü ve Bill bana ‘Neden burayı bırakıp başka bir spor salonuna gitmiyorsun?’ deyip duruyordu. Ben de şöyle düşünüyordum: ‘Hayır, buranın dışında kalmak istemiyorum.’ Bill bu durumdan nefret ediyordu ama odak noktası o kız grubuydu. Keşke bana daha çok destek olsaydı, çünkü sadece eşit muamele görmek istemiştim. Bu durum gerçekten kalbimi kırmıştı ve bu yüzden bu spor salonunu sevip sevmediğim konusunda kararsız kalıyorum. Burada harika anlarım oldu ama aynı zamanda çok fazla acı çektim.”
Begum, 2011’de köşesinde kimse olmadan Letonya'da Avrupa şampiyonu olduğunda herkesi şoktaydı. Kalabalığın içindeki Danimarkalı bir antrenör Begum’ün rauntlar arasında tek başına olduğunu gördüğünde ona yardımcı olmak için koştu.
O günden sonraki birkaç yılda Judd onunla daha yakından çalışmaya başladı ve Begum’ün 2016 Dünya Şampiyonu bir kick boksçu olmasında yardımcı oldu. Susanna Salmijärvi'ye karşı dövüşeceği hafta kronik yorgunluk sendromu Begum’ün elden ayaktan düşmesine sebep olmuştu. Begum dövüşmek için hastaneden gelip ringe çıktığında âdeta buz kesmişti. “Bütün haftayı yatağa bağlı bir şekilde geçirmiştim bu yüzden Bill’e gidip ‘Isınmaya çıkacak hâlim dahi yok. Beni yalnızca ringe bırak. Eğer bir şey olursa direkt havlu atarız ama bana ilk rauntta şans tanı, böylelikle onu nakavt etmem için iki dakikam olur. Bu bir daha asla elime geçmeyecek bir fırsat.’ dedim. Hayatımın geri kalan kısmını tanımlayabilecek iki dakikalık enerjim vardı.”
Begum, erken nakavt etmeye yaklaştı ama rakibi acımasız bir dövüşün sonunda ayağa kalkabilmişti. Begum uzun süreli bir ceza aldı. Dünya şampiyonu olabilecek kadar başarılı olmuştu ve şimdi de dediği gibi: “Bu 10 yıllık bir yolculuktu ve aklıma gelen ilk düşünce Tanrı’ya şükretmekti.”
2018’de profesyonel boksa geçiş için David Haye’den teklif geldiğinde ailesinin buna karşı çıkmaması Begum’ü şaşırtmıştı. Begum için zor bir durumdu. Her ikisi de Ivanka Ivanova’ya karşı olmak üzere profesyonel boksçu olarak iki kez müsabakaya çıkmıştı. İlk karşılaşma berabere sonuçlanmıştı ve daha sonra 2019 Haziran’ındaki maçta oldukça kötü hırpalanmış ve Bulgar rakibi kararla galip gelmişti.
Ruqsana Begum
“İlk maçta beni hırpalamamıştı bu yüzden ikincisinde şok olmuştum. O gece onda alışılmadık bir şey vardı. Ona vurduğumda tepki vermiyordu. Bu beni delirtmiş çünkü Las Vegas’ta birkaç erkek çocuk ve iyi durumdaki profesyonellerle antrenman yapmıştım. Onların burunlarını kanatmıştım ve şunu biliyordum ki eğer birine vurursam illa rakibimden reaksiyon alırım. Ancak ikinci maçta böyle bir şey hiç yaşanmadı. Rakibim bir zombi gibiydi.”
“Ringde bir zombi gibi olması bana ilk 30 saniyede bana dirsek atmasına engel olmadı ve gözlerimden biri tamamıyla kapandı. Gözüme aldığım darbeden sonra herkes vazgeçip havlu atmamı istiyordu ama ben iç sesimi dinledim. Bu bir öğrenme eğrisi ve bokstaki tek sorun eğer bir kere yenilmezlik unvanınızı kaybederseniz yolun sonuna gelmişsiniz demektir. Ve bu durumda kadın bir boksör olmak çok daha zordur çünkü usta kadın dövüşçüler yok. Boks yapan her kadın aslında esaslı bir dövüşçüdür çünkü aksi takdirde herhangi bir sözleşme imzalayamayacaklar.”
Kovid-19’un yarattığı kriz bu durumu daha da zorlaştırdı ancak Begum bir gün dünya şampiyonu bir boksçu olacağı konusunda inançlı. Birleşik Devletler’deki girişimcilerle görüşme hâlinde ve şöyle anlatıyor: “Umutluyum. Hikâyemin bokstan daha büyük olduğunu düşünüyorum. Bu meydan okumalar beni daha iyi bir dövüşçü ve daha iyi bir birey yapacak. Benim için yeni bir şey yok. Farklı bir spor disiplininde ve hayatımın genelinde birçok meydan okumayı geride bıraktım.”
Dışarıda dünya dönmeye devam ediyor ve spor salonundan ayrılmadan önce maskelerimizi takıyoruz. Karşımda duran doğuştan dövüşçü Begum elini uzatıp yumruğunu hafifçe benimkine vuracakmış gibi hissediyorum. Hayat hikâyesinin anlatırken basitçe şöyle bitiriyor: “Duygusaldı ama güzeldi.”
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Benzer Konular
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam