Popüler Sporlar
TÜM SPORLAR
Tümünü göster

İlk Dans

Eurosport Türkiye

Yayınlandı 05/05/2020 - 18:10 GMT+3

Onlarca galibiyet, yedi şampiyonluk, rekorlar, koskoca bir miras ve şaşalı bir başlangıç. Anıl Baran Doğan, Michael Schumacher’in kazandığı ilk yarış olan 1992 Belçika GP’sine dair yazdı.

Michael Schumacher chez Benetton en 1992.

Görsel kaynağı: AFP

Michael Schumacher. Bu isme aşina olmak için motorsporlarını, hatta herhangi bir sporu takip etmenize gerek yok. Formula 1’de yedi dünya şampiyonluğu kazanan, sayısız rekor kıran, yarıştığı dönemde Formula 1’i dünyanın en popüler organizasyonlarından biri hâline getiren Regenmeister, bu başarıları hemen kazanmadı. Onun da bir başlangıç öyküsü vardı. 91 yarış galibiyetinin ilki, lakabına yakışır biçimde, yağmurun etkili olduğu 1992 Belçika GP’sinde geldi.
Duvar ustası Rolf ve Elizabeth Schumacher’in oğlu olarak Almanya’nın Hürth kentinde dünyaya gelen Michael Schumacher, motorsporlarıyla ilgilenmeye dört yaşındayken başladı. Oğlunun ilgisini fark eden Rolf Schumacher, ek iş olarak bir karting pistinin başına geçti. Ancak Michael’ın 800 Alman Markı değerindeki motor talebine güçleri yetmeyecekti. Yerel bir iş adamının yardımıyla o motor alındı ve küçük Michael yarışmaya devam etti.
Almanya’da karting için lisans yaşının 14 olması nedeniyle 1982’de Lüksemburg lisansıyla yarışan Schumi Junior kategorisinde Almanya karting şampiyonu oldu. Üst üste gelen karting başarılarının ardında okulu bırakan Schumacher, mekaniker olarak çalışmaya başladı. 1988’de Formula König’de şampiyon olan Schumi, 1989’da Willi Weber ile tanıştı. Weber ile olan ilişkisi kariyerinin sonuna kadar devam edecekti. 1990’daki Almanya Formula 3 şampiyonluğunu genç sürücülerin katıldığı, prestijli bir organizasyon olan Macau GP galibiyeti izledi. Bu yarışta Mika Hakkinen’le yaşadığı rekabet Formula 1’in de bir dönemine damga vuracaktı.
 Schumacher 1992
Çoğu genç sürücünün aksine menajeri Weber’in telkinleriyle Formula 3000 serisi yerine daha profesyonel bir ortama sahip olan Dünya Spor Otomobiller Şampiyonasında yarışmaya başlayan Schumacher 1990 ve 1991’de birer galibiyet elde etti. 1991’de ilk ve tek Le Mans 24 Saat yarışına katılan Alman efsane yarışı beşinci sırada tamamladı.
1991 yılı, Schumacher’e Formula 1’in kapılarını açan yıl oldu. Belçika GP’sinde, Bertrand Gachot’nun hapse girmesiyle boşalan Jordan koltuğuna geçen Michael Schumacher ilk yarışının sıralama turlarında yedinci sırayı aldı. Yarışmadan önce bisiklet sürerek tanıdığı Spa-Francorchamps pistindeki sıralama turlarında, kendisinden çok daha tecrübeli takım arkadaşı Andrea de Cesaris’e bir saniye fark atması daha güçlü bir takım olan Benetton’un teknik ekibinin dikkatini çekti. Eddie Jordan’ın itirazlarına rağmen bir sonraki yarışta Benetton koltuğuna oturan Schumi, ilk sezonunda puanla tanışamadı.
1992 sezonuna ise Schumi ve Benetton oldukça iyi başladı. Yarı otomatik vites kutusu ve aracın yüksekliğini değiştirebilen aktif süspansiyon gibi özelliklere sahip Williams’ların gerisinde kalsalar da aldığı istikrarlı sonuçlar Michael Schumacher’in “Formula 1’in geleceği” olarak görülmesini sağlamıştı. Sezonun ilk yarışı olan Güney Afrika GP’sinde ilk puanlarıyla tanışan Schumacher, bir sonraki yarış olan Meksika ayağında kariyerinin ilk podyumuna çıktı. Sezonun 12.yarışı olan Belçika GP’sine gelinceye dek dört podyum daha elde eden Schumacher, tecrübeli takım arkadaşı Martin Brundle’a karşı kesin bir üstünlük kurmuş durumdaydı. Spa-Francorchamps’a gelinirken Nigel Mansell bitime beş yarış kala şampiyonluğunu ilan etmiş, Schumacher ise pilotlar klasmanında Ayrton Senna’nın sadece bir puan gerisinde dördüncü sıradaydı.
Belçika’da dünya şampiyonu Mansell, ikinci sıralama turunda yağan yağmurla birlikte, en yakın rakibi Senna’ya iki saniyeden fazla fark atarak pol pozisyonunu elde etti. İki efsaneyi 12 ay önce kariyerinin ilk yarışına yine Spa’da çıkan Schumacher izliyordu.
Michael Schumacher
Bulutlar altında başlayan yarışın ilk turunda liderlik el değiştirdi. La Source’un çıkışında daha iyi hızlanan Senna ilk sıraya yükselirken bir buçuk tur sonra Mansell yerini geri aldı. Kısa bir süre sonra Mansell’ın startta Schumacher’i geride bırakan takım arkadaşı Riccardo Patrese de Senna’yı geçince çoğu insan yarışın bittiğini düşündü. Ancak hesaba katmadıkları yağmur faktörü kısa süre sonra yarışın çehresini değiştirecekti. Üçüncü turda Mansell pite gelince yeni lider Patrese oldu. Bir tur sonra Schumacher, altıncı turda ise Patrese pite geldi.
Slick lastiklerde kalmayı tercih eden Senna tekrar liderdi. Mansell ile aynı turda pite gelen Ferrari sürücüsü Jean Alesi de Schumacher ve Patrese’yi geride bırakıp pit stoplar sonrası üçüncülüğe yerleşmişti. Senna kuru zemin lastikleriyle problem yaşamasına rağmen ikincilik için çekişen Mansell ile Alesi’nin yaşadığı temas sayesinde biraz daha zirvede kaldı. Bu temasta lastiği patlayan Alesi yarışa veda ederken piste tutunmakta zorlanan Senna dört tur sonra liderliği Mansell’a teslim edecekti. Kumarı kaybeden Senna 16. turda pite gelince 12. sıraya kadar geriledi.
Yarış bir süre sakin geçtikten sonra Benetton sürücüleri arasındaki çekişme yarışın kaderini belirleyecekti. Kurumaya başlayan pistte iki Benetton sürücüsü, Schumacher ve Brundle, üçüncülük için çekişiyordu. Bu çekişme esnasında çimlere doğru taşan Schumacher dördüncülüğe gerilerken bu hatanın kendisine yarış galibiyeti getireceğini bilmiyordu. Kirlenen lastikleriyle Schumacher, 30. turda pite geldi.
Onun ardından ilk üçteki sürücüler birer tur arayla kuru zemin lastiklerine geçti. Mansell, 33. turda pite geldiğinde Schumi yeterli zamanı kazanmıştı. Çiçeği burnunda dünya şampiyonu piste genç Alman’ın arkasında ikinci sırada dönmüştü. Yarışın bitimine 11 tur vardı ve hiç kimse Schumacher’in Mansell’a karşı altı saniyelik farkı koruyacağını düşünmüyordu.
Michael Schumacher
38. turun sonunda fark üç saniyeye inmişti ve taraftarlar kıyasıya bir çekişme için geri sayım yapmaya başlamıştı. Ancak dayanıklılığıyla meşhur Williams FW14B’lerin iki aracında da egzoz problemi yaşanmasıyla altı turda farkı yarım dakikanın üzerine çıkaran Michael Schumacher kariyerinin ilk yarış galibiyetine uzandı. Mansell ile Patrese podyumu tamamlarken yağmur lastikleriyle iki tur fazla pistte kalarak belki de galibiyetten olan Brundle dördüncü olmuştu. Yarışın başında oynadığı kumarı kaybeden Senna beşinci, o dönem Lotus’ta yarışan Mika Hakkinen ise altıncı olmuştu.
Formula 1 seyircileri, bu yarıştan sonraki 15 yıllık süreçte tarihin baştan yazıldığına şahitlik edecekti. 1975 İspanya GP’sinden (Jochen Mass) bu yana yarış kazanan ilk Alman sürücü olan Schumacher 90 defa daha podyumun zirvesinde yer alacak, Formula 1 tarihinin tüm rekorlarını yerle bir edecekti.
#KeepFightingMichael
Uygulamada 3M+ kullanıcı'a katılın
En son haberler, sonuçlar ve canlı spor yayınları ile güncel kalın
İndir
Bu yazıyı paylaş
Reklam
Reklam